Tahammül Edemediğinizi Biliyorum

Disiplin-sizlik mi?

14 Şubat Sevgililer Bayramı

İtiraf edelim, tahammül edemiyoruz ve bu durum her geçen gün daha da tehlikeli olmaya başladı. Ne demek istiyorum?

30 dakikadan uzun süren bir toplantıya tahammül edemiyoruz; dikkatimiz dağılıyor. 400 sayfalık bir kitabı uzun bir sürede bitiriyoruz; birkaç sayfa okuduktan sonra her şeyin çok yavaş ilerlediğini düşünüyoruz. 90 dakika süren bir futbol maçını izleyemiyoruz; çok uzun geliyor. Bir şarkıyı sonuna kadar dinleyemiyoruz; ikinci nakarata şans veremiyoruz. Özetle, tahammül edemiyoruz, dikkatimiz dağılıyor, odaklanamıyoruz; her şey o kadar yavaş ilerliyor ki.

İşte bunun üzerine düşünmeye başladım. Vardığım noktayı sizinle de paylaşmak istiyorum; sanal dünya, ekranlar, iPhone, iPad ve sayısız diğer her türlü ekran…

Gün içinde neredeyse uyuduğum zaman haricinde, her anıma ekranlar eşlik ediyor. Bugün ekranlardan da öte içindekilerden bahsetmek istiyorum.

Football Manager oynuyorum, birkaç gün içinde gerçek hayatta aylarca süren koca sezonu bitiriyorum; işte bundan dolayı o futbol maçını izleyemiyorum.

Instagram postları beni o kadar görsele alıştırdı ki, kitap okuyamıyorum, sıkıcı geliyor. Hatta telefon ekranımda yazılar görünce midem bulanıyor.

Dahası, mimarı olduğumuz Instagram hikayeleri. Tüm bu süreçte en büyük pay onların diyebiliriz. Kaydırıyoruz, tıklıyoruz, her şeyi o kadar hızlı tüketiyoruz ki; işte gerçek hayatta o toplantıları futbol maçlarını, şarkıları, kitapları böyle geçme şansım olsa geçeceğim. Siz de itiraf edin kendinize, siz de geçmek isteyeceksiniz. Geçmesine geçeriz de, o anı, o keyfi ıskalıyoruz. Bu da bana şu günlerde iç huzursuzluk yaratıyor. İlacımı bulmam lazım, eğer bugün kurtulmazsam hayatımın her anını etkiliyor.

Sözü kısa tutacağım çünkü okumaya tahammülünüz yok biliyorum, reçetemi açıklıyorum. Sosyal medya diyetine başlıyorum, hem de öyle günde maksimum 2 saat, 1 saat değil; günlük 10 dakika Instagram yeterli. Bir de bu diyete başlarken takip ettiğimiz hesap sayısını da minimum düzeye indiriyoruz.

İkinci adım ise spor. Hayatımda son iki aydır ön planda olan ve şu günlerde programımı buna göre revize ettiğim bir dönemdeyim; haftada 3-4 gün spor ile de bu diyeti destekliyoruz.

İşte bu kadar… Bir mucize formüle ihtiyacımız yok.

Ben başlıyorum, pazartesiyi, aybaşını, yıl başını beklemeden. Birkaç ay sonra bu yazıyı güncelleyerek sonucu sizinle paylaşacağım.

Reçetemi nasıl buldunuz? Siz hala tahammül edebildiğinizi düşünüyor musunuz? Siz de kendi reçetenizi aşağıda benimle paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts