“Work from Home” günlerimizin birinci ayını tamamladık. Uğraş alanımın zengin olmasından olsa gerek, zamanın hızlı aktığını düşünüyorum.
Evden çalıştığımız şu günlerde performansımızı etkileyen şeylerden birisi de kullandığımız araçlar. Hangi araçlardan bahsediyorum? Bilgisayar, monitor, klavye ve mouse.
Bu hafta sizi work from home kombinimle buluşturmak istiyorum.
MacBook Air 11-inç (Mid 2013)
Bir emektar. Neredeyse 7 yaşında. Bugüne kadar çok hırpaladım. Aynı anda macOS ile birlikte Windows 10 ve Kali Linux bile çalıştırdığım oldu. Bilgisayar kamerası ve mikrofonlarının ön planda olduğu şu günlerde sınıfı geçen bir performans sergiliyor. Eksi yanı ise, RAM’i yükseltemiyorsunuz bu cihazlarda; satın alırken yapılandırmanız gerekiyordu. Tabi güncel modellerde bu söz konusu değil, sonradan da RAM yükseltme şansınız var. Bataryamız da biraz yaşlı; ilk aldığım gün günde 9 saat çalışan bu cihaz, şu günlerde 2 saati zor çıkarıyor. Tüm gün güç kablosuna bağlı, monitörle çalıştığım için artık pek de önemi kalmadı bataryanın.
27″ Space SR75 4 ms 144 Hz Freesync Çerçevesiz WQHD Monitor
Yeni oyuncağım. 2019 Kasım ayında satın aldım. Bugüne kadar kendime yaptığım iyiliklerden biri de bu monitörü edinmek. İleri-geri, aşağı-yukarı manevra edilebilen bu çerçevesiz monitör, hem kullanışlı hem de yakışıklı. Bu cihaz ile çalışmaktan büyük keyif alıyorum.
Bu cihazın bir de dynamic contrast modu var; sürekli bu modda kullanıyorum. Ekrandaki renklere göre parlaklık ayarı güncelleniyor, tıpkı bir iPhone gibi. 1 milyar renk desteğiyle de öne çıkan bu cihaz, 2K desteği ile de günümüzün bir adım ötesinde olduğunun güvenini veriyor.
Peki oyun performansı? Oyun oynamaya pek zaman ayıramıyorum fakat birkaç kez test ettim. İyi haber şu ki; monitör zaten game mode sunuyor, eğer hem çalışırım hem de oyun oynarım diyorsanız gayet iyi bir yol arkadaşı olabilir. Şu günlerde monitör almayı düşünüyorsanız bu cihazı değerlendirin hatta almayı düşünmüyorsanız da değerlendirin. 🙂
Logitech K380 Bluetooth Klavye
MacBook Air’i kasa olarak kullanmaya başlayınca bir klavye-mouse ihtiyacı da doğdu. Aslında ilk tercihim Apple Magic Keyboard ve Magic Mouse’tan yana fakat ben daha ekonomik bir kombin tercih etmek istediğim için tercihimi Logitech ailesinden yana kullandım. K380, sihirli bir cihaz. Aynı anda üç farklı cihaza bluetooth ile bağlayabiliyorsunuz ve aralarında kolaylıkla geçiş yapabiliyorsunuz. Hem WhatsApp hem de şirket e-mailleri ile yönettiğimiz şu süreçte, iPhone’u sürekli elime almak zorunda kalmıyorum. Hızlı bir şekilde aralarında geçiş yaparak hem MacBook Air hem de iPhone’daki ihtiyacımı kolaylıkla karşılayabiliyorum. Ayrıca bu klavyenin en sevdiğim yanı, tuşların bilgisayar klavyesinin tuşlarına oranla daha yumuşak olması. Bu özelliğin parmaklarımın yorgunluğunu bir hayli azalttığını söyleyebilirim.
Logitech M325 Nano Optik Kablosuz Mouse
Açıkçası hayatımıza MacBook Air ile trackpad girdiğinden beri mouse’a pek de ihtiyaç duymuyordum ki MacBook Air’i kasa olarak kullanmaya başladığım için mouse ihtiyacı da doğdu. Burada mouse tercihi yaparken usb ile bağlamadığım, tıpkı klavye gibi bluetooth ile bağlayabileceğim bir seçim yapmalıydım.
Bugün mouse alsam bluetooth bir mouse tercih ederim çünkü MacBook Pro kullanmaya başladığımı varsaydığımda, mouse bağlamak için bir de dönüştürücü almak zorundayım ki bu da kablo kalabalığı demek. Mouse alırken dikkat ettiğim noktalardan birisi de avuç içini doldurabilmesi, düz mouse da denedim fakat hiç ergonomik değildi. Tabi el yapısına ve tercihinize göre de değişebilir.
Günün sonunda keyifli bir çalışma ortamına sahip olduğumu söyleyebilirim. MacBook Air emekli olmalı fakat yeni bir MacBook Pro için de finansal olarak daha sağlıklı hissettiğim bir zamanı bekliyorum. Eğer bir cihaz değişikliğine gidersem de Apple Magic Trackpad ile şu anki mouse’umu yer değiştirebilirim.
Haftaya yeni bir içerikte buluşmak dileğiyle…